1 Haziran 2012 Cuma

Hapishane kapasitesi dolup taştı!


İnsanları apolitikleştirme ve sistemin kılıfına uydurma girişimiyle yapılan 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası amacına ulaşamadı. Teslimiyeti ve sindirmeyi başaramayınca, direnenleri dağ başlarında, şehir merkezlerinde infaz etti. Gözaltında kaybetti. İşkencelerden geçirdi, sakat bıraktı, yıllarca hapiste tuttu.

HABER MERKEZİ (30.05.2012)-Ülkenin hapishaneleri genel tabloyu en iyi açığa çıkaran aynadır. Hapishanelerle ilgili verilen soru önergesine AKP'li Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in verdiği yanıt, hükümlü sayısının 2000 yılında 25 bin 545 iken 2012'de bu rakamın 93 bin 970’e ulaştığını belirtti.
8 bin 76 kişinin yatacak yeri yok hapishanede
Yıllara göre dağılımı, 1990'da 29 bin 373,1991'de 11 bin 47, 1992'de 12 bin 823, 1993'te 15 bin 147, 1994'te 16 bin 881, 1995'te 22 bin 8, 1996'da 26 bin 979, 1997'de 36 bin 334, 1998'de 35 bin 886, 1999'da 42 bin 665, 2000 tarihinde 25 bin 545, 2001'de 30 bin 384, 2002'de 33 bin 273, 2003'te 35 bin 730, 2004'te 40 bin 451, 2005'te 29 bin 445, 2006'da 35 bin 865, 2007'de 52 bin 809, 2008'de 63 bin 63, 2009'da 76 bin, 2010'da 86 bin 566, 2011'de 92 bin 617, 2012'de 93 bin 970 kişinin bulunduğunu belirtti.
2012 itibariyle de adli suçtan 87 bin 760, “terör” (!) suçundan ise 4 bin 268 ile çıkar amaçlı suçtan 911 ve suç (!) grubu bilinmeyenler ise bin 31 olmak üzere toplam 93 bin 970 kişinin hapishanelerde tutulduğunu  açıkladı.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı rapora göre ülkedeki hapishanelerde tutulan 8 bin 76 kişinin yatacak yeri yok. Rapora göre açık hapishanelerde kapasite fazlası 1007, kapalı hapishanelerdeki kapasite fazlası ise 8 bin 76 kişi olarak açıklaması devletin geçmiş yıllarda bir koğuş sorunundan kaynaklı işlediği Ulucanlar Katliamı başta olmak üzere, işlediği katliamların da itirafı olarak okumaktayız.
Rapora göre ülke hapishanelerinde 125 bin 270’i erkek, 4 bin 818’i kadın ve 2 bin 281’i çocuk olmak üzere 132 bin 369 kişi bulunuyor. 1999 yılında kapasitesi 70 bin olan hapishanelerinden on binlerce adli tutukluların Rahşan Affı’ndan yararlanarak salıverilmesinin ardından 40 bine düşen mahkumların sayısı yüzde 300’den fazla artış gösterdi. Aradan geçen sürede hapishanelerdeki doluluk oranı da yüzde 200 arttı.
Hapishanelerde siyasal suçlardan 5 bin 124 kişi tutuklu, 3 bin 846 kişi de hükümlü olarak bulunuyor.
263 tutuklunun acil tedaviye, yaşam tehlikesi bulunan 112 tutuklunun ağır hasta sınırında olduğu, 67 tutuklu ve hükümlünün ise sürekli hastalıkları nedeniyle büyük sağlık merkezinde sürekli tedavi edilmesi gerekirken, hapishanelerde tutulmaktadırlar.
Sessiz ölüm toplumsallaşıyor
Sessiz ölümün tertiplendiği F tipi hapishanelerde dün olduğu gibi bugün de devrimci-komünist tutsaklar başta olmak üzere tutsakların can bedeliyle kazandığı demokratik ve en doğal insani günlük yaşamsal hakları gasp edilmekte, keyfi uygulamalarla infazları yakılmakta ve hücre içinde hücre cezaları uygulanmaktadır. Siyasi tutsakların en acil ihtiyacı olan süreli yayınları olan, gazete, dergi, kitap verilmemektedir. Ya da zaman aşımıyla güncelliği geçtikten sonra verilmektedir.
Koğuş, mutfak, gıda, su ve hijyen denetimi sadece kağıt üzerinde imzalanan göstermelik evraklarla gösterilen, can güvenlikleri tehdit altında olan hapishanelerde tutulan tutsaklardan ağırlaştırılmış müebbet tutsakların kör hücrelerde ölüm sessizliğine terk edildiği bir devlet politikası olarak uygulana geldi.
Göçmen ve mülteci kadın tutsaklar en ağır ve ‘pis işleri temizle’mekte ucuz iş gücü olarak (aylık 50 TL) ya da aldığı ‘iş yapma cezası’yla çalıştırılmaktadır.
Batman M Tipi Hapishanesi’nde 57 yaşındaki Hayrettin Toktaş kalp hastası olmasına rağmen tedavisi engellendi, geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
Bunlar da İmralı kayıpları
2000 Ölüm Orucu sürecinde wernicke korsakofflu devrimci tutsaklar F tipi hücrelerde tutulmakta ve İmralı Hapishanesi’nde Maoist Komünist Partisi (MKP) dava tutsağı Hakkı Alphan ve PKK Lideri Abdullah Öcalan ile birlikte tutulan PKK tutsakları bir yılı aşkındır aile ve avukatlarıyla görüştürülmemektedir.
Kocaeli 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Maoist Komünist Partisi (MKP) dava tutsağı Abdullah Kalay hücrede kalp krizi geçirdiği sırada hapishanede doktor bulunmadığı ve 112 Acil Servis’in sevk yapmak için geldiği öğrenildi. Hediye Aksoy ama ve aynı zamanda kanser hastası bir tutsak olarak her defasında ring işkencesine tabi tutulmakta, elleri kelepçeli bekletilmekte, tedavisi engellenmektedir.
Pozantı’daki tutsak Kürt çocuklara cinsel taciz ve tecavüzün ardından Sincan’a tek kişilik hücrelere sevk edilmesi çözümü de kısa süre içerisinde “süngerli oda” işkencesiyle saldırı organizasyonu açığa çıktı.
Devletin çözüm diye ürettiği her şey sistemin çürümüşlüğünden üreyen gerici politikaların çıkışsızlığı olarak hapishaneler ve işkenceler toplumsal sorun olarak günden güne daha da belirginleşmektedir.
Kayıp aileleri Ağar’ın peşinde!
Cumartesi Anneleri 374. Hafta eylemini Galatsaray’da ve Aydın Yenipazar K1 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu tabelası asılan yazlık pansiyonun önünde yaptılar. “Susurluk Davası” kapsamında iki yıl konaklayacak Mehmet Ağar’ın peşinde olduklarını ileten Cumartesi Anneleri; “Polisin Genelkurmay Başkanı' olarak anılan sen, 90'lı yıllarda 'devlet adına yaptık' dediğin bin operasyonu organize edenlerin başında değil miydin? Yüzlerce insanımızı Kürt oldukları için, sosyalist oldukları için, resmi ideolojiye boyun eğmedikleri için kaybeden, katleden zincirin ana halkalarından biri sen değil miydin? Sana verilen 2 yıllık ödül gibi cezanın 'devletin bekaası' için olduğunu biliyoruz. Katlettiğiniz, kaybettiğiniz evlatlarımızın hesabını vereceksiniz. Bizden kurtuluşunuz yok, peşinizdeyiz."
İstanbul, İzmir ve Aydın'dan gelen kayıp yakınları ile İnsan Hakları Derneği üyeleri, Yenipazar Hapishanesi "Ağar kayıplarımız nerede" yazılı pankart açtı. Ayrıca "Bin operasyon yaptık" diyen Ağar'ın 2 yıl ödülünü "1000=2 Ağar kayıplarımız nerede" yazılı dövizler taşındı. Kayıp yakınları, "Unutmadık Ağar, peşindeyiz", "Kaybedenler, kaybedecek", "AKP açıkla bu pazarlık neden" sloganlarını atıp, oturma eyleminin ardından kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları konuşmalar yaptılar.
Yenipazar’a ulaşan Cumartesi Anneleri’nin Aydın Emniyeti ve faşist güçlerin organizasyonunda karşılaştıkları saldırıya, polis hiçbir müdahalede bulunmamıştır. Eski özel harekatçı Korkut Eken’in “ben de oradaydım” açıklaması ise saldırının devletin planlı organizasyonu olduğunu açıklamaktadır. 500 kişilik Cumartesi Anneleri Yenipazar İlçesi’ne girer girmez önce Türk bayrakları taşıyan ve kurt işareti yapan sivil faşistlerle karşılaştılar, ardından vadiye yerleştirilen faşist güruhun küfür ve hakaretlerini maruz kaldılar. Daha sonra taşlı-sopalı saldırının kontra-gerillanın Korkut Eken organize eylemi olduğu da kendi ifadesiyle açığa çıktı. Saldırıya ilişkin İHD İstanbul Şubesi konuya dair açıklama yapıp, faşist saldırıyı kınadı.
Mehmet Ağar için 50 tutsak başka hapishanelere sevkedilmiş, konfor için yapılan tadilattan sonra 11 koğuş arkadaşı yerleştirildi. Korkut Eken ve ekibi yeni planlar için faşist eğitim villalarında yeni saldırılar için hazırlanmaktadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder